Berlin, Bakü ve Fatih Terim' in Ahı

Yaz aylarının başlangıç heyecanını yaşadığımız günlerdi. Biraz yaz rehaveti ile televizyon karşında pinekliyor bir kanaldan diğerine atlıyordum (şu meşhur zaplama deyişinden de hiç haz almam..). NTV Spor' a denk geldiğimde Milli Takım' ın ABD kampı aday kadrosu açıklanıyordu. O sıralar ne ABD kampı için dökülen paralar gündemimizdeydi ne de Hadise' nin İstiklal Marşı okuması henüz cereyan etmişti. NTV Spor' un haber spikeri olan dünyalar güzeli hanım kızımız kadrodaki isimleri söylerken bir an irkilerek oturduğum koltuktan kalktım, şaşırmıştım.  Hiddink' in ismi transfer dedikodularında geçtiğinden beri bir heyecan fırtınasına kapılmış kalbim bu sefer derin bir burukluk yaşıyordu.


Hayır ! Hiddink' in çıkarttığı kadro bu olamazdı ! Bir an ekranda yazılı olarak geçen Milli Takım aday kadrosuna daha dikkatli bakmak istedim. Bir yanlışlık olmalıydı ! Ya hanım kızımız üç sene evveline ait bir haber metnini okuyor ya da birileri pek hoş olmayan bir şaka yapıyordu. Ama ne yazık -ki haberde bir yanlışlık yoktu. Sabriler, Nihatlar ve nice eskiler teker teker çağrılmıştı kadroya. Yahu Nihat' ın bu takımda işi ne idi ? Ya Sabri' ye ne demeli !? Aman Yarabbi ! İçimden söylendim : "Ne oluyoruz kuzum !?" (Evet, iç dünyamda 70' lerin zengin züppe ağızlarıyla konuşurum.) Hani yeniden yapılanacaktık ? Yeni yüzler, yeni isimler.. Hani 'yine, yeni, yeniden' diyecektik ? . Artık bir ekol sahibi olacaktık çünkü bunun için çalışacaktık ve adımlar atacaktık.. Hani ? Bir dal misali kırıldım ve yeni hayaller kurabilmek için bir umut diledim Tanrı' dan..

Hadise Milli Marş okuyor; Nasıl da endamlı !

Bu haberin şokunu belli bir dönem atlatamadım. Ta -ki bazı spor yorumcuları "Hoca, henüz takımı tanımıyor şimdilik kadroyu Oğuz çıkarttı" diyene kadar. Bu yorum dâhi garip görünse de bu kadar şaka bir kadroyu Hiddink kuramazdı. O yüzden bu yorumlara inanmak istedim ve inandım..

Hayır canım ! Hiddink değildir bu kadroyu kuran ! Baksana şu "kurt" bakışlara !

Gel gelelim zaman geçti. Kazakistan ve ıkına ıkına kazandığımız Belçika maçlarına değinmeden geçerek şu son günlere gelelim ;

8 Ekim Cuma günü aldığımız Almanya yenilgisine "Almanya canım !" dedi geçtiler. Aslında ben halâ Almanya maçındaydım. Skordan ziyade oynadığımız futbol "eyvah eyvah !" dedirtmişti. Ve hala rahmetli ninemin kızlık zamanından kalma oyuncular var idi kadroda. Ayrıca Türkiye - Almanya maçları her zaman özel maçlardır ve biz hiçbir zaman, en ölü dönemimizde dahi bu Almanlar karşısında bu kadar rezil olmamıştık, ezilmemiştik. O gurbetçilerimizin stadı boynu bükük terk edişleri hala aklımdan gitmiyor.. Almanya maçı sonrası daha ürkütücüydü, Hiddink bir basın toplantısı düzenliyor ben ise televizyon başında ağzından çıkacak cümleleri hafızama kazımak için bekliyordum. Zira çok saygı duyduğum bir hocanın elbet muazzam bir analizi, çözüm önerileri olacaktı ve ben onun yorumlarını çok merak ediyordum. Lâkin hoca beklediğimin tam tersi bir tablo koydu ortaya. Bir kere o akıl, mantık, samimiyet adamı gitmiş yerine küstah ve sanki kendisi bu takımdan sorumlu değilmiş -te bir televizyon yorumcusu imiş edasında yorumlar yapıyordu. 

Evvela, hoca dedi -ki "Canım Almanya' ya yenildiniz işte gayet doğal. Sanki çok ahım, şahım bir takım mısınız ?". Bir de şunu ekledi : "Gören de sizi bundan önce dünya şampiyonu olmuş sanar." 

Yakışmadı sana o yorumlar hocam.. Yakışmadı..

Açık konuşmak gerekirse tüm dünyam başıma yıkılmıştı, tarifi mümkün olmayan bir hayal kırıklığı içerisindeydim. Tek umudum bir sürpriz olması hocanın bir an gerçekten kendinden beklenen şekilde tavırlar alması ve Azerbaycan maçı kadrosunu ona göre seçmesiydi. Evet ! Azerbaycan maçı çok farklı olacaktı ! Ne Sabrilerden ne Nihatlardan eser kalmayacaktı. Bambaşka bir sistem deneyecekti hoca gelecek adına göz kırparcasına.

Azerbaycan maçı kadrosu açıklandığında metanetimi korumaya çalıştım. Bir an evvel şu maç oynansa da bitse de diye temennide bulundum içimden. Şu kadroyu izlemek derin ızdırap verecekti zira nasıl bir futbol ortaya konacağını tahmin ediyordum.

Azerbaycan maçı geldi çattı, merakla oturduk televizyon başına. O da ne öyle !? Bizi her zaman "Tek Millet, İki Devlet !" diyerek karşılayan, kendi bayrakları ile birlikte bizim bayrağımızı da sallayan, futbolcularımızı alkışlayan Azeriler biraz farklıydı bu sefer. Pek şaşırmadım.. Haklı da buldum bu tavırlarını.. Neyse.. Ayrıca takımları da daha dişliydi bu sefer. Golü attılar.. Ve karşılaşmanın son düdüğü çalındığında tek bir ismi sayıkladı dudaklarım istemsizce : Fatih Terim !

Buraya kadar biraz da ironi ile özetlemek istedim şu süreci. Bundan sonra söyleyeceklerime geçmeden önce birşeyi vurgulamak istiyorum ;

Koyu bir Galatasaraylı olarak Fatih Terim' i (Fatih Hocamızı) artık ne Galatasaray ne Milli Takım' da görmek isterim. -Ki kendisini çok severim, yeri her zaman özeldir kalbimde bizler onun sefasını da sürdük, cefasını da çektik. En son Galatasaray macerası, gerçekten büyük bir hayal kırıklığıydı ve başarısız olmuştu. Milli Takım' a yaşattığı Avrupa Şampiyonası destanı ardından artık Milli Takım' dan ayrılması gerektiğine de inanıyordum. Bu tür durumlarda genelde yeniden yapılanma, yeni yüzler şart olur. Zaten Fatih Hoca, bu memlekete verebileceği herşeyi fazlasıyla verdi. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Ama bazı şeyleri de zorlamamak gerekir. Bir de İtalyanların meşhur bir lafı vardır; Hep onu alıntılarım böylesi konuların muhabbetini yaparken; "Azizleri uyandırmamak gerekir". Fatih Terim artık hem Galatasaray hem Milli Takım adına Aziz mertebesine yükselmiştir. Bundan sonra da hep öyle kalması gerekir, geri dönüşlerden uzak durarak.

Evet, Fatih Terim gitmeliydi ve gitti. Fakat hiç hak etmediği bir şekilde vicdansızca, hunharca hatta kahpece eleştirilerek, eleştiriden de öte eleştiriler değil sövgüler alarak gitti. Bu memlekette "Fatih Terim kompleksi ve düşmanlığı" diye bir deyiş var uzun bir süredir. Gayet haklı bir deyiş olduğuna inanıyorum zira bu durum gerçekten de var.. 

Bugün Milli Takım' ın durumunu sadece şöyle özetleyebilirim; Fatih Terim' in ahı tuttu.. Ve dün Terim' e sövenler bugün Terim' in bir yerlerini öpmeye hazırlar. Öpsünler de..

AH' ın tuttu hocam..

Fatih Terim' in maaşına kadar eleştirildi bu memlekette. Hiddink kat be kat fazlası bir ücret alıyor, Hiddink' e tanıdığımız rahatlık ve imkanlar da cabası. Nedense dün başımıza kuruş hesabı yapanlar bugün susuyorlar.

Aslında ben hala Hiddink' e inanıyorum, en azından biraz daha bekleyeceğim. Ama vicdanım bu Fatih Terim meselesini açmadan edemedi. Fatih Terim yeterince kendisini ispat etmiştir; kariyeri, bilgisi ve bu memlekete kazandırdıkları tartışılamaz. Yahu Fatih Terim, sayesinde giyinip kuşanmayı öğrenmiş adamlar var bu memlekette. Adam, triplerine kadar başlı başına bir markaydı. Şimdi görüyoruz sokakta, piyasada sürüyle Terim özentisi dolaşıyor..

Berlin ve Bakü' de olanlar kabul edilemez. Oynan futbol kabul edilemez.. Ortaya "umut" diye birşey konmuyor önümüze; bu durum kabul edilemez..

Lâkin ben hala Hiddink' e inanmak istiyorum.. Biraz daha bekleyeceğim ama fazla değil..

Hiç yorum yok:

© 2011-2015 | EmreCiftci.net. Blogger tarafından desteklenmektedir.